Sahilde çay bahçesi var yıl 1975. Sabahtan akşama kadar
plaklar çalıyor, ses göklerde. Kulağımızda ise tek şarkı Yeliz’den.
Bu ne Dünya Kardesim,Seven Sevene.
Bu ne Dünya Kardesim Böyle.
Bir Garip buruk icim, bilmem ki niye.
Belki de Sevdigim yok diye.
Ne bir kürk ister bu şen gönlüm
Bu ne Dünya Kardesim Böyle.
Bir Garip buruk icim, bilmem ki niye.
Belki de Sevdigim yok diye.
Ne bir kürk ister bu şen gönlüm
Ne bir han ne de saray. . . . . . . .
Daha birbirini boğazlamaya başlamamış gençler ama havada yanık
kokusu da var. Gerçi Kıbrıs’ı almışız, Karaoğlan baştacımız, olay milleti epey
yumuşatmış ama fırtınadan önceki son güzel yıllar. Çocuğuz, işimiz gücümüz
portakallı gazoz içmek ve bisküvi yemek. A bir de tonlarca ayçekirdeği, hatta
TADIM o yıllarda çıkmıştı yanılmıyorsam, sadece TADIM tüketiyoruz, 50 gramlık
kırmızı jelatinli minik paketlerle. Çay
bahçesi çok güzel, ceviz ağaçları var, gölgesi bizi koruyor ve altında masalar.
Koşuşturuyoruz oralarda.
Yaz bitip de güz geldiğinde herkes çekiliyor, zaten eskiden
yazlar kısa sürerdi, Eylül ayı geldi mi üşürdük sahilde. Bu arada cevizler
olgunlaşırdı. Kalın sopalar fırlatırdı abilerimiz cevizin yüksek dallarına ve
yere yeşil cevizler dökülürdü. Önce yeşil kabuklar ayıklanır içinde nemli taze
ceviz çıkardı. Kırılırdı bir taşla, taze ceviz alınır zarları ayıklanır ve
yenirdi sütlü sütlü. Parmaklar simsiyah ceviz boyası, tamamen kalıcı! Okul
açılırdı bizim eller hala beyazlamazdı. Kına yaksan daha iyi.
Ye iç eğlen çok kısa ömrün sev çünkü sevmek en kolay
Enrico Macias - Aux Talons De Ses Souliers (orjinali)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder