Bu Blogda Arayın

20 Mart 2017 Pazartesi

DEDE Şarküteri


Renault 12 TS modelini hatırlar mısınız? 1974 yılında bu arabadan bir tane de biz almıştık. Aslında babam TOFAŞ’ın arabalarından değil de başka bir marka arabayı alan hain bir koçholding çalışanı gibi görünse de aile baskısıyla bu arabadan alınmıştı. Beyazdı araba.

O kadar rahat etmiştik ki; her haftasonu mutlaka İstanbul’a geliyorduk, Fatih ve Kadıköy’de yoğunlaşmış akrabalar ziyaret ediliyor, tek tek dolaşılıyordu. Yemekler yeniyor, sohbet, muhabbet, gürültü patırtı iki gün geçiriliyordu. Eskiden yemeğe 10 kişi oturmayanı döverlerdi, öyle yenirdi yemekler. Hayatı kolaylaştıran ev aletleri o denli azıcık iken bu hacimle başa çıkıyordu kadınlar. Yaz aylarında Yarımca’da bizim evde yaşanan hareketlilik kış aylarında İstanbul’da oluyordu.



Mutlu yıllardı o yıllar, insan ilişkilerinin muazzamlığı, bağlılık ve samimiyetin güzelliği anlatılamaz. Kimse yalnız değildi, hatta o yıllarda “can sıkıntısı” diye bir kavram icat bile edilmemiş. Dünyanın en haşarı çocuğu kardeşime rağmen durmaksızın gezebiliyoruz, çünkü o zamanlar çocuk yaramazlığı da sıkmıyor insanları. Klasik çocuk yemekleri ise köfte-patates kızartma ve yanında ya makarna ya da pilav. Zaten çocuklara başka şey ver yemezdi o yıllarda.

Pazar günü olup da dönüşe geçince Bağdat Caddesi’ne giriyoruz ve mutlaka Atlantik Sineması’nın altındaki DEDE’ye uğruyoruz. ATLANTİK sineması şimdi Marks&Spencer denen yer! DEDE’den dil peyniri, beyaz peynir (Edirne-sert) sosis ve macar salamı ile mutlaka midye dolma ve rus salatası alıp evin yolunu tutuyoruz. Pazartesi akşamı yemeğimiz bunlar olacak. Ben hala o sosisleri arıyorum, o mis gibi kokan sosisleri ama YOK. Hele dil peyniri, buram buram süt kokardı DEDE’nin peyniri tel tel, lif lif ayrılırdı, şimdikileri bıçakla kesiyorsun uzun uzun servis edemiyorsun, tadı da zaten plastik gibi o da soysuzlaştı. Salam sosis ise yemesi büyük cesaret isteyen tümüyle imitasyon gıdalar.

Anı diyorum ama ACI anılar bunlar, insana acı veren anılar. Tadımız kalmamış, sesimiz, soluğumuz ve neşemiz azalmış. Kimbilir şimdi NEREDE?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder