Yıl; 1993 olmalı, 17 Nisan ve Cumartesi
Her haftasonu olduğu gibi yine Maşukiye’deyiz, Cuma
akşamından gelmişiz evimize, genelde misafirlerimiz olur, bu hafta da epeyce
kalabalığız, kuzenler, onların çocukları falan. Eve sığılmıyor herkes bahçede,
dev cevizin altında, hava mis gibi ve keyif gıcır. Sabah hızla giriştik işlere,
yemekler hazır ama salata, mangal sebzeleri, etler, tavuklar hazırlanıyor
erkenden. Mangal kömürlenmiş, çıralar dizilmiş yakılmayı bekliyor, Masa
hafiften kurulmuş, salata ve zeytinyağlılardan otlanan kalabalık, ateşi ve
cızır cızır kızaran etleri bekliyor.
Ben arada sırada evin içine giriyorum, televizyon açık,
şöyle bir gözüm kayıyor kiiiiiii, “Turgut Özal’ın rahatsızlandığı” haberi
geçiyor, biraz daha bakarken sağa sola zapping yaparken ölüm haberi de gelmez
mi? Internet yok o yıllarda, mecbursun televizyona ve haber KESİN.
Hemen dışarı fırlıyorum, babam, kuzenlerim ve çevre
elemanlarına söylüyorum. Gerisini ne sorun ne yazayım, anlayan anlamıştır.
Ogün bugündür değişik bir heyecanımız vardır, altyazı
haberlere karşı, Niye diye sormayın onu da ne yazarım ne söylerim, ANLAYIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder