Yıl 1979, Ortaokula yeni başladık. Kara önlüğü çıkartmışız,
jile şeklindeki lacivert formaya kavuşmuşuz, balta kesmiyor bizi. Erkeklerde de
takım elbise gravat; pek havalıyız; büyüdük çünkü.
Bir sürü ders var ve her derse ayrı öğretmen giriyor. Bu bir
İLK, ayrıca “öğretmenim” sözcüğü bırakılmış “HOCAM” a bir gecede dönüş
yapılmış. Nedense ortaokul ve lisede öğretmenlere HOCAM deniyor… hiç sevmedim
bu sözcüğü hala yazışırken çizişirken ve konuşurken “öğretmenim” derim, kendimi
zorlarım, ağzımdan kaçırmam.
Gelelim asıl meseleye. Benim ortaokul birinci sınıfta
gerçekten HOCA’M oldu. Kim mi? Vallahi adını dahi hatırlamıyorum. Bir Türkçe
öğretmeni vardı, bildiğin bülbül yuvası herif. Kıl gibi bir bıyık dudağının
üzerinde, Türkçe sözcüklere düşman, sürekli ARABİ, FARSİ sözcükler kullanıyor,
tonlama da bir acayip, nadiren arada cumhuriyete dokundurmalar falan. Şaşkınım.
Herif fazla açılamıyor çünkü daha 12 Eylül olmamış. O zamanlar da korunuyordu bunlar ama pabuç pahalı, bir anlaşılırsa kimbilir hangi
duvar dibinde mıhlanır. Hiç olmazsa 163’üncü madde var, 1-2 geceyi nezarette
falan geçirebilir mazallah. Gerçi o yıllarda da bunlara hiç dokunan olmadı ama
yine de saf bir korku var zannımca.
Neyse ki ikinci yılımızda herif yoktu, ne oldu nereye gitti
bilmem. Kesin çok leziz, çok şahane öğrenciler yetiştirmiştir, duruma bakılırsa
epeyce başarılı oldu bu grup. Ülkede asri, medeni, hoşgörülü, laik, aydın insan
türü bırakmadılar. Şekilci, iğrenç ses tonlu, militan, partizan, kul, köle,
badeci tipleri yetiştirdiler.
Öğretmenlerine tapan, her fırsatta başıma tac eden, uğruna
canımı vereceğim BEN, bu herifin adını hatırlamıyorum ama zehirini unutmadım.
Ah suçlu biziz, vallahi de billahi de biz.
fotograf ikinci sınıfa ait
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder