Bu Blogda Arayın

8 Nisan 2017 Cumartesi

Türkçe

Yıl 1979, Ortaokula yeni başladık. Kara önlüğü çıkartmışız, jile şeklindeki lacivert formaya kavuşmuşuz, balta kesmiyor bizi. Erkeklerde de takım elbise gravat; pek havalıyız; büyüdük çünkü.

Bir sürü ders var ve her derse ayrı öğretmen giriyor. Bu bir İLK, ayrıca “öğretmenim” sözcüğü bırakılmış “HOCAM” a bir gecede dönüş yapılmış. Nedense ortaokul ve lisede öğretmenlere HOCAM deniyor… hiç sevmedim bu sözcüğü hala yazışırken çizişirken ve konuşurken “öğretmenim” derim, kendimi zorlarım, ağzımdan kaçırmam.

Gelelim asıl meseleye. Benim ortaokul birinci sınıfta gerçekten HOCA’M oldu. Kim mi? Vallahi adını dahi hatırlamıyorum. Bir Türkçe öğretmeni vardı, bildiğin bülbül yuvası herif. Kıl gibi bir bıyık dudağının üzerinde, Türkçe sözcüklere düşman, sürekli ARABİ, FARSİ sözcükler kullanıyor, tonlama da bir acayip, nadiren arada cumhuriyete dokundurmalar falan. Şaşkınım.

Herif fazla açılamıyor çünkü daha 12 Eylül olmamış. O zamanlar da korunuyordu bunlar ama pabuç pahalı, bir anlaşılırsa kimbilir hangi duvar dibinde mıhlanır. Hiç olmazsa 163’üncü madde var, 1-2 geceyi nezarette falan geçirebilir mazallah. Gerçi o yıllarda da bunlara hiç dokunan olmadı ama yine de saf bir korku var zannımca.

Neyse ki ikinci yılımızda herif yoktu, ne oldu nereye gitti bilmem. Kesin çok leziz, çok şahane öğrenciler yetiştirmiştir, duruma bakılırsa epeyce başarılı oldu bu grup. Ülkede asri, medeni, hoşgörülü, laik, aydın insan türü bırakmadılar. Şekilci, iğrenç ses tonlu, militan, partizan, kul, köle, badeci tipleri yetiştirdiler.

Öğretmenlerine tapan, her fırsatta başıma tac eden, uğruna canımı vereceğim BEN, bu herifin adını hatırlamıyorum ama zehirini unutmadım. Ah suçlu biziz, vallahi de billahi de biz.

fotograf ikinci sınıfa ait

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder