1980'lerdeyiz
Yarımca'daki ikinci evimize, kendi evimize geçmişiz artık.
Denizin hemen kenarında değiliz ama denize kadar da önümüzde tek engel yok.
Karşımızda ışıl ışıl parıldayan Gölcük, Değirmendere, Halıdere sahilleri.
Evin balkonu kocaman, öğlenden sonra hiç güneş almıyor,
Kuzeydoğuya bakan ucu püfür püfür esiyor, yazları bir cennet.
Önümüzde bir dere var, dereden ötesi uçsuz bucaksız bir çayır
Çayır zeytin ve ceviz ağaçlarıyla kaplı, arada muşmula ve ayvalar var, az biraz da dutlar.
Zeytinler yaşlı ve bakımsız ancak terk edilmiş olsalar bile kendilerince ürün veriyorlar.
Yarımca'daki ikinci evimize, kendi evimize geçmişiz artık.
Denizin hemen kenarında değiliz ama denize kadar da önümüzde tek engel yok.
Karşımızda ışıl ışıl parıldayan Gölcük, Değirmendere, Halıdere sahilleri.
Evin balkonu kocaman, öğlenden sonra hiç güneş almıyor,
Kuzeydoğuya bakan ucu püfür püfür esiyor, yazları bir cennet.
Önümüzde bir dere var, dereden ötesi uçsuz bucaksız bir çayır
Çayır zeytin ve ceviz ağaçlarıyla kaplı, arada muşmula ve ayvalar var, az biraz da dutlar.
Zeytinler yaşlı ve bakımsız ancak terk edilmiş olsalar bile kendilerince ürün veriyorlar.